Rakamlar Nereden Gelmiştir?
Bir gün, Kayseri’nin eski sokaklarından birinde, güneşin son ışıkları biraz da sararmışken, önümdeki taş kaldırımları dikkatle izleyerek yürüyordum. O an, bir şeylerin farkına varmam gerektiğini hissettim. İşte bu yazı da o farkındalığın doğduğu bir anın hatırası olarak yazılıyor. Gözlerim yere odaklanmışken, birden, bilinçaltımın derinliklerinden, rakamların nereden geldiği sorusu zihnime düştü.
Günlük Tutarken Fark Ettiklerim
Yıllardır yazdığım günlükler, bir nevi ruh halimin ayna görüntüsü gibi. Ne zaman bir şeyi anlamak isteyecek olsam, onları açar ve okurum. O gün, rakamlar hakkında düşündükçe, bu basit sembollerle alakalı çok farklı bir şey hissetmeye başladım. Bir rakam, gerçekten sadece bir sayı olabilir miydi? Yoksa her birinin arkasında bir hikâye, bir duygu, bir geçmiş var mıydı?
O gün, günlük tutmaya karar verdim. Birkaç yıl önce, ilk defa sayıların tarihte nasıl evrildiğini okumuştum. İlk başta, rakamlar bana sadece birer işaret gibi gelmişti. Ancak, biraz daha derine inince, her birinin arkasında büyük bir tarih, binlerce yıl süren bir gelişim ve insanlığın birbirine bağlanma çabası olduğunu fark ettim.
Bir Çocuğun Gözlerinden Rakamların Hikâyesi
Bir gün annemle pazara gittik, sabahın erken saatleriydi. Kayseri’nin o meşhur pazarlarında, tezgâhlar arasında gezinirken, annemin sesini duyduğumda, bir tezgâhın hemen önünde durduğumuzu fark ettim. Fırıncı amca, “İki ekmek, dört lira!” diyordu. O an, o basit sesin içinde kaybolmuşken, kafamda rakamlar canlandı. “İki” dediği nedir? Bir şeyin miktarını ifade etmesi ne anlama gelir? O an, o rakamların da bir yolda buluşmuş insanlar gibi bir araya geldiklerini düşündüm.
Rakamların hayatımıza girişi bir anlamda insanlığın bir araya gelme çabası gibidir. Zamanla, ihtiyacın doğurduğu her yeni şey gibi, sayıların da insanlık tarihindeki yerini alması kaçınılmaz olmuştur. İlk zamanlarda, sayıların kullanımı basit bir ihtiyaçtan doğmuştu. Mesela, bir mağara insanının avını saymak istemesi ya da ilk çiftçilerin hasatlarını düzenlemek için sayılarla tanışmaları… Bu sayıların, ilk başta çok basit olan kullanımları, zamanla daha karmaşık bir dil ve sistem haline gelmiş.
Heyecan ve Hayal Kırıklığı Arasında
Çocukken, rakamları öğrenmeye başladığımda, 1, 2, 3 diye sayarken her şey çok basitti. Ancak büyüdükçe ve biraz daha derinlemesine anlamaya başladıkça, sayıların ne kadar soyut ve duygusal olduğunu fark ettim. O eski zamanlarda, rakamlar sadece birer işaret, birer semboldü. Ama zamanla, insanlar bir yandan da bu sembolleri birer anlamla ilişkilendirmeye başladılar. Mesela, “bir” rakamı bir bütünlük, bir başlangıçtı. “İki” ise bir ayrım, bir seçimdi. 10, bir zaman ölçüsüydü.
Büyüdükçe, her bir rakamın ne kadar büyük anlamlar taşıdığını fark etmek beni biraz heyecanlandırdı, biraz da hayal kırıklığına uğrattı. Hayal kırıklığım, ilk başta rakamların çok daha basit olacağına dair olan inancımdı. Ama sonra fark ettim ki, aslında her sayı, bir dünyayı anlatıyordu. Örneğin, 7, insanların tarihsel olarak şansla özdeşleştirdiği bir sayıdır. 12, yılın aylarını ifade eder, zamanın döngüsünü temsil eder. Bu sayıların tarih boyunca taşımış olduğu anlamlar bir insanın duygularını nasıl etkileyebilirdi?
Rakamların Köklerine Yolculuk
Bir gün, rakamların ilk defa hangi kültürde kullanıldığını araştırırken, Hindistan’a gittiğimi hayal ettim. Orada, matematiksel sistemin ilk temellerinin atıldığı zamanlar vardı. Hindistan’daki filozoflar, sayıların sadece bir araç olmanın ötesinde, evrenin yapısını anlamaya yönelik birer işaret olduğunu düşünüyorlardı. Ben de o an düşündüm, belki rakamlar, hayatımıza bilinçli olarak girmemiştir. Belki onlar, her zaman bizimleydi, sadece doğru zamanı bekliyorlardı.
O gün, rakamların gelişim sürecine dair okuduğum her şey, bana bir şeyler kattı. Hayatta anlam arayışımızda bir dönüm noktasıydı. İnsanlık tarihindeki tüm o büyük bilim insanlarının, filozofların rakamları keşfederken nasıl bir motivasyonla hareket ettiğini düşündüm. Hayal kırıklığım, aslında her şeyin bu kadar basit ve derin olmasından kaynaklanıyordu. Rakamlar, bir araya geldiğimizde, bizim anlayışımızı oluşturan birer parça olmuştu.
Sonuç: Rakamların Derinliklerine İnmek
Rakamlar nereden gelmiştir? Her biri, binlerce yıllık bir geçmişin, birikimin ve insanlığın ihtiyacına dayanan birer sembol haline gelmiştir. Ve her biri, zaman içinde, toplumların farklı kültürlerinden, farklı ihtiyaçlardan doğmuş, büyümüş ve evrilmiştir. Bu yüzden, basit gibi görünen her rakam, aslında çok derin anlamlar taşıyor. O gün pazarda ekmek almak için duyduğum o “iki ekmek, dört lira” sesi, sadece bir alışverişten çok daha fazlasıydı. O rakamlar, insanlık tarihinin içinde bir yolculuk yaparak, bizlere ne kadar derin olduklarını hatırlatıyordu.
Ve şimdi, her bir rakama bakarken, onlara biraz daha saygı duyarak, onların bizlere kattığı anlamları daha derinden hissediyorum.